1 Ocak 2016 Cuma

Bıçak Sırtı - Michelle Hodkin (Mara Dyer #2) | Kitap Yorumu


Mara Dyer bir zamanlar geçmişinden kaçabileceğini sanıyordu. Ama kaçamayacaktı. Sorunları kendi kafasında yarattığını düşünüyordu. Ama yanılıyordu. Yaşadığı onca şeyden sonra, sevdiği çocuğun artık sır saklayamayacağına inanıyordu. Ama aldanıyordu. Gerçekler ortaya çıkmaya ve seçimler ölümcül sonuçlar doğurmaya başladığında Mara bu karmaşadan aklını yitirmeden çıkmayı başarabilecek mi?

Herkese Merhaba!

Yeni yorumumu 2015'te okuduğum son kitapla yapacağım. Kesinlikle ilk kitabı okuyanlar okumasın. Spoiler verebilirim.

Öncelikle Eksik Parça'nın üzerinden geçerek başlayalım.
İlk kitap tamamen kafayı sıyırtıcı bir havadaydı. Çünkü Mara ve Noah birbirlerine gerçekleri söyleyip doğaüstü şeylerin gerçekten olduğunu anlayana kadar okuyucuyu da kafayı yedirme sınırına getiriyordu. En azından ben delirecek kıvama gelmiştim. Mara'nın akıl hastanesi olayını, oradaki ucube, eski erkek arkadaşını ve onun ölmediğini öğrenerek ilk kitabı bitirdik.

İkinci kitap tam olayların devamına denk geliyor. Mara, polis merkezinde gördüğü ve öldüğünü sandığı eski erkek arkadaşının şokundan sonra bir kriz geçiriyor ve biz onun hastanedeki anıyla kitaba başlıyoruz. Ailesinin zaten sürekli şüpheleri vardı, üstüne Jude'un ölmediğini söylemeye başlayınca Mara'yı akıl hastanesine yatırmayı düşünmeye başlıyorlar. Bu kısımda deli olacak kıvamdaydım çünkü söylediğiniz her şey doğruyken kimsenin size inanmadığını ve bir yere kapatılacağınızı düşünmek ürkütücü ve çığlık atma isteği yaratıyor. Bir yandan da olaylar o kadar Mara'nın aleyhinde ilerliyor ki gerçekleri görmesek bizde kızın deli olduğunu düşünürüz.

Ben çığlık atmak istesemde Mara her şeyin altından iyi kalktı. Öncelikle kontrolsüz davranmaması gerektiğini ve hasta olduğunu kabullenmiş gibi göstermesinin daha iyi olacağını anlıyor. Bütün işleri çözene kadar ailesine iyi olduğunu gösterirse akıl hastanesine gitmekten kurtulacağına inanıyor ve terapi okulu gibi bir şeye başlıyor. Yani her gün kendisi gibi genç çocukların olduğu rehabilitasyon etkinliklerine katılıyor. İlk kitapta iftira yüzünden okuldan atılan Jamie'de orada. O yüzden sıkıcı sahnelere rastlamıyorsunuz. Bahsettiğim genç çocuklar arasında Phoebe adında bir manyak var ve Mara'yla uğraşmaktan hoşlanıyor. Bunun arkasında başka bir sebep var ama onu kitapta görmelisiniz.

Noah dışında kimse kendisine inanmasa bile Jude gerçekten hayatta ve Mara ne yapacağını bilemiyor. Ailesine hiçbir şey belli etmeden onları korumaya çalışıyor ama halüsinasyonlar ve gerçekler arasındaki sınırı bazen kaybediyor. Yazarın anlatımı güzeldi, bunu, size de gerçeklik ile hayal arasındaki farkı yakalayamayıp o boşluğa ve deliliğe yakalanmış gibi hissettirdiği için söylüyorum.




Belki bana öyle gelmiştir ama kitap boyunca Noah'nın mesafeli bir hali vardı. Yakışıklı Noah'mız Mara'yı korumak için elinden gelen her şeyi yapmaya başlıyor ve onu hiç yalnız bırakmıyor. Yine de bazı sahnelerde uzak davrandığını hissettim. Mara yalnız dışarı çıkamadığından tüm ailenin peşine takıldığı bir gün falcı bir kadınla konuşuyor. Kadın ona Noah'ı bırakması gerektiğini söyleyince Mara çelişkiye düşüyor.

"Seni bırakamayacak kadar bencilim." dedim.

Yüzündeki tebessümü görebilmem için geri çekildi. "Ben de buna izin veremeyecek kadar bencilim."

Verdiğim alıntının üzerine problem çıkmadan ilişki devam ediyor. İşin iyi yanı klişe bir şekilde "seni korumak için gitmene izin verdim" zırvalıklarının olmaması. Mara kendisindeki tuhaflığın büyükannesinden geldiğini öğreniyor ve onunla ilgili de bir araştırma yapmaya başlıyor. Buldukları onu Noah'nın ailesinden birine ulaştırıyor ama onu da kitapta görün. Ayrıca Mara kabuslar görmeye ve değişmeye başlıyor. Değişme kısmını nasıl açıklayacağımı bilemiyorum ama Noah'da o değişikliğin farkında ve Mara bazen Noah'nın kendisinden ürktüğünü düşünüyor.

Noah ve Mara'nın yaşadıkları tuhaflıkların yanı sıra Jude sürekli kızın etrafında dolanıp ona tatsız sürprizler hazırlıyor. Uyurken fotoğraflarını çekip, aynasına kanla yazı yazmak gibi. Noah duruma baya sinirleniyor ve ufak bahanelerle zamanının çoğunu Dyer'ların evinde geçiriyor.

  "Bu bana keçileri kaçırma demenin başka bir yolu mu?"


"Yatağımı sensiz görmek istemiyorum demenin başka bir yolu."

Genel olarak üstünden geçersek eğer; Mara, ufak bir yardımla hastaneden çıkıp evine dönüyor ama halüsinasyonlar ve gerçeklerde onunla birlikte geliyor. Ailesine herşeyi yolunda gibi göstermeye çalışırken araştırma yapmaya, ilişkisini ayakta tutmaya insanları kendinden korumaya çalışıyor. Mara'nın ölümcüllüğünün yanında korunmaya da ihtiyacı var. Bu görevi yerine getirip onu ayakta tutan kişi tabiki Noah.

"Başka bir şansın olmadığı için mi benimlesin?"
"Seninleyim çünkü başka bir şans istemiyorum. Bin kere dünyaya gelsem hepsinde senin olmayı seçerdim."




Noah, Mara'yı korumayı kendine görev edince kızda başına bir şey gelirse çocuğun kendisini suçlamasından korkuyor. Ki kitabın ilersinde böyle bir durum da oluyor. Çelişkilerle ve kafa karışıklığıyla dolu bir kitapta spoiler vermeden yorum yapmak çok zor ve başaramadığımın farkındayım. Yinede ilk kitabın ikiye katlandığını ve heyecan dolu bir devam kitabı olduğunu söyleyebilirim.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder